Mimar Sinan Müzesi
Mimarlık Merkezi
Mimar Sinan Müzesi ve Mimarlık Merkezi
Mimar Sinan Müzesi
Mimarlık Merkezi
Mimar Sinan Müzesi ve Mimarlık Merkezi
Kategori_ Kentsel Tasarım, Müze
Tarih_ 2021
Konum_ Kayseri, Türkiye
Alan_ 4.224 m²
İşveren_ Kayseri Büyükşehir Belediyesi
Tasarım_ KAA works, EOK Studio ile birlikte
Ekip_
Bahadır Kantarcı
Ece Avcı
Egemen Onur Kaya
İpek Üstündağ
Kategori_ Kentsel Tasarım, Müze
Tarih_ 2021
Konum_ Kayseri, Türkiye
Alan_ 4.224 m²
İşveren_ Kayseri Büyükşehir Belediyesi
Tasarım_ KAA works, EOK Studio ile birlikte
Ekip_ Bahadır Kantarcı, Ece Avcı, Egemen Onur Kaya,
İpek Üstündağ
Burası Sinan mahallesi…
Sinanın yollar boyu uzanan hikayesinin, adım adım, sokak sokak anlatıldığı yer…
Duvarlar vardır, her şeye rağmen duyabilmek için o duvarların söyleyemediklerini, zarı yırtıp zihindeki duvarı kaldırmak gerekir; duvarla aranda olan esas duvarları… Umutla ve emekle örülen duvarlar, yaşlanmış duvarlar, içine koku, neşe, hüzün sinen duvarlar… İşte Koca Sinan’ın bütün hikayesi buradadır. Dokunmayı, dinlemeyi, izlemeyi, Anadolu’nun birçok yerinde bizlere başka şeyler anlatmaya çalışan o duvarların dilinden anlamayı başarabilirsek o zaman insanlara bugün, burada Sinan’ı, Mimar Sinan’ı, Yurttaş Sinan’ı, Çocuk Sinan’ı anlatmayı becerebilirdik.
Bir sokaktan sızıyorsunuz kütleye doğru, alçaklı yüksekli duvarlar eşliğinde… Ağırnasın o yerel mahalle dokusu, o naif, alçakgönüllü ama ağır başlı duruşu, doğum heyecanını yüklüyor içinize, Sinan’ın doğduğu sokakları anlatırcasına oradalar. Sonra genişçe bir mekana düşüyorsunuz. Tüm o sokakları geride bırakarak. Ah Koca Sinan! Mahareti, yükü omuzlarından büyük, usta Sinan…
Hemen önünde bir avlu, sonra yaşlı bir ağaç, sahiplenmiş tüm müzeyi, gölgesinde bir su akıyor, ‘Suna’ çeşmesi… Ağaç suyla buluşmuş bu sefer, Sinan’ın Suna’yla buluştuğu meydan çeşmesinde gibi…
‘’…Sinan’ın her yaptığı çeşmeden suları akıttığı vakit, Suna’nın oraya gelmesini özlemiştir…’’ Bu özlemi dindirmeye çalışır gibi su akar akar akar…
Burası Sinan mahallesi…
Sinanın yollar boyu uzanan hikayesinin, adım adım, sokak sokak anlatıldığı yer…
Duvarlar vardır, her şeye rağmen duyabilmek için o duvarların söyleyemediklerini, zarı yırtıp zihindeki duvarı kaldırmak gerekir; duvarla aranda olan esas duvarları… Umutla ve emekle örülen duvarlar, yaşlanmış duvarlar, içine koku, neşe, hüzün sinen duvarlar… İşte Koca Sinan’ın bütün hikayesi buradadır. Dokunmayı, dinlemeyi, izlemeyi, Anadolu’nun birçok yerinde bizlere başka şeyler anlatmaya çalışan o duvarların dilinden anlamayı başarabilirsek o zaman insanlara bugün, burada Sinan’ı, Mimar Sinan’ı, Yurttaş Sinan’ı, Çocuk Sinan’ı anlatmayı becerebilirdik.
Bir sokaktan sızıyorsunuz kütleye doğru, alçaklı yüksekli duvarlar eşliğinde… Ağırnasın o yerel mahalle dokusu, o naif, alçakgönüllü ama ağır başlı duruşu, doğum heyecanını yüklüyor içinize, Sinan’ın doğduğu sokakları anlatırcasına oradalar. Sonra genişçe bir mekana düşüyorsunuz. Tüm o sokakları geride bırakarak. Ah Koca Sinan! Mahareti, yükü omuzlarından büyük, usta Sinan…
Hemen önünde bir avlu, sonra yaşlı bir ağaç, sahiplenmiş tüm müzeyi, gölgesinde bir su akıyor, ‘Suna’ çeşmesi… Ağaç suyla buluşmuş bu sefer, Sinan’ın Suna’yla buluştuğu meydan çeşmesinde gibi…
‘’…Sinan’ın her yaptığı çeşmeden suları akıttığı vakit, Suna’nın oraya gelmesini özlemiştir…’’ Bu özlemi dindirmeye çalışır gibi su akar akar akar…